Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Diyarbakır °C

“TARİHİMİZİN HER DÖNEMİ GİBİ BUGÜN DE ÖNCELİĞİMİZ İSTİKLALİMİZDİR”

“TARİHİMİZİN HER DÖNEMİ GİBİ BUGÜN DE ÖNCELİĞİMİZ İSTİKLALİMİZDİR”
22.04.2021
A+
A-

“TARİHİMİZİN HER DÖNEMİ GİBİ BUGÜN DE ÖNCELİĞİMİZ İSTİKLALİMİZDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye, makroekonomik dengeleri gerçekten sağlam olduğu için son sekiz yıldır yaşadığı tüm gizli açık saldırılara rağmen ayakta kalmayı, istikrarını korumayı başarmıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün gece üç yeni bakan ataması yaptığını belirterek, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’a hizmetleri için teşekkür ederek Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına Derya Yanık’ın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına Prof. Dr. Vedat Bilgin’in, Ticaret Bakanlığına da Mehmet Muş’un atandığını kaydetti.

“CUMHURİYET DEVRİNİN EN VERİMLİ, EN ÜRETKEN VE AYNI ZAMANDA EN ÇOK MÜCADELE YAŞANAN DİLİMİ BU 20 YILDIR”

AK Parti’nin kuruluşunu ilan ettikleri 2001 Ağustos ayından bugüne kadar büyük engelleri başarıyla geçtiklerini, nice badirelerin üstesinden geldiklerini, nice eserlere ve hizmetlere imza attıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuruluş döneminden sonra Cumhuriyet devrinin en verimli, en üretken ve aynı zamanda en çok mücadele yaşanan dilimi bu 20 yıldır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye büyüdükçe, karşısına çıkan sorunların, tuzakların, maruz kaldığı saldırıların çapının da büyüdüğüne dikkati çekerek, Türkiye’nin çok küçük dalgalanmalar karşısında bile hem siyasi hem ekonomik krize girme riskiyle karşı karşıya kaldığı dönemler geçirdiğini, AK Parti iktidarları döneminde ise ülkede güven ve istikrar iklimini tesis ederek tarihin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesini başlattıklarını anlattı.

“Kasım 2002’den beri neler görmedik, neler yaşamadık ki?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Arkası karanlık cinayetlerden Cumhuriyet mitinglerine kadar sayısız siyaset ve toplum mühendisliği taktikleriyle karşılaştık. Partimize yönelik kapatma davasından gece yarısı bildirilerine kadar pek çok haksız, hukuksuz, çirkin tezgâha maruz kaldık. Şimdi de çıkmış bir ahlaksız, bir edepsiz benim akıbetimin de Menderes’in akıbeti olabileceğini ümit ettiğini söylüyor. Be ahlaksız, be edepsiz biz bu yola çıkarken kefenimizi giyerek yola çıktık. Biz ölümden korkmadık. Bizim imanımızın gereği, ölümü korkutmaktır ve bu yolculuğumuzu da böyle devam ettireceğiz. Ama siz zaten ölüm denildiği zaman kaçacak delik arayanlardansınız. Yani Menderes’in akıbetinden hoşnut mu oluyorsunuz, memnun mu oluyorsunuz? Çünkü o akıbeti hazırlayanlar da sizdiniz. Şimdi bize de aynı akıbeti mi hatırlatıyorsunuz? Boşuna uğraşmayın, boşuna gayret etmeyin; evvelallah biz bunların hepsine hazırız.”

“BİZİM MİLLETİMİZ ASLA BOYNUNDA ESARET ZİNCİRİYLE YAŞAYABİLECEK BİR MİLLET DEĞİLDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi de emekli amirallerle kol kola vererek oradan aldıkları güçle Kılıçdaroğlu, ‘Emekli olanlar darbe yapabilir mi?’ diyor. Onlar sizin akıl hocanız. Darbeyi de sizin yapmanızı bekliyorlar. ‘Ne duruyorsunuz? Hadi bakalım dökülün sokağa, 15 Temmuz’da olduğu gibi.’ diyorlar. Siz o akıl hocalarınızla birlikte yürüyorsunuz ama bilin ki bu ülkede işte her şeyi bitmiş, tükenmiş olan bu akıl hocalarına evvel Allah yer ve yol kalmayacak” diye konuştu.

Gezi olaylarından en son Karabağ’da Azerbaycan’a verilen desteğe kadar tüm bu süreçlere ekonomiye yönelik tehditlerin de eşlik ettiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, faizden döviz kuruna, borsadan enflasyona uzanan pek çok sorunun, bu süreçle paralel olarak can yakıcı hâle geldiğini, getirildiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, makroekonomik dengeleri gerçekten sağlam olduğu için, son sekiz yıldır yaşadığı tüm gizli açık saldırılara rağmen ayakta kalmayı, istikrarını korumayı başarmıştır. Allah göstermesin, 2002 öncesi Türkiye’sinin siyasi, sosyal ve ekonomik ikliminde bu tür saldırılarla karşılaşmış olsaydık, ülkemizin nasıl bir duruma düşeceğini tahayyül etmek bile istemiyoruz” açıklamasında bulundu.

Vesayete teslim olarak, darbelere boyun eğerek, terör örgütlerine eyvallah diyerek yaşadıkları baş ağrıtıcı süreçlerin hiçbirine maruz kalmayabileceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama o zaman da başımız dik şekilde yaşayamaz, milletimizin yüzüne bakamazdık. Ben huzurunuzda Dışişleri Bakanımıza Yunan Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşmede vermiş olduğu cevaplar sebebiyle de teşekkür ediyorum. Asla baş eğmeyecek ve dik durmaya devam edeceğiz. Bizim milletimiz asla boynunda böyle bir esaret zinciriyle yaşayabilecek bir millet değildir” şeklinde konuştu.

“TARİHİMİZİN HER DÖNEMİ GİBİ BUGÜN DE ÖNCELİĞİMİZ İSTİKLALİMİZDİR”

“Gerekirse, baş verip baş eğmeyen bir millet olarak tarihimizin her dönemi gibi bugün de önceliğimiz istiklalimizdir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Sahada terör örgütlerine, uluslararası alanda müstemlekecilere karşı verdiğimiz mücadeleyi, ekonomide de faiz-kur-enflasyon şer üçgenine karşı yürüttük. Bu mücadeleden dolayı bizi suçlayanlara soruyorum, ne yapacaktık? Böyle davranmayıp da başımıza gelenlere rıza mı gösterecektik? Şanlı 15 Temmuz kıyamını âdeta cezalandırmak için başlatılan ekonomik saldırıya seyirci mi kalacaktık? Suriye sınırlarımızı güvenli hâle getirmek için yürüttüğümüz ve haklılığımız konusunda en küçük bir şüphemiz olmayan harekâtlarımızın ardından maruz kaldığımız ekonomik tuzaklara seyirci mi kalacaktık? Ağustos 2018’de Amerikan yönetiminin açıkladığı haksız yaptırım kararının ardından yaşanan kirli gece yarısı saldırılarına seyirci mi kalacaktık? Son olarak dünyayla birlikte ülkemizi de etkileyen koronavirüs salgınının yol açtığı sıkıntıları ekonomik virüsle taçlandırma gayretlerine seyirci mi kalacaktık? CHP’nin ve onun peşine takılıp gidenlerin bir süredir sanki hazine bulmuş gibi sarıldıkları 128 milyar dolar meselesini, işte bu fotoğraf içinde okumak gerekiyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Esasen ortada gerçekten 128 milyar doların akıbetini anlama arayışı olmadığı için söylenen sözlerde doğru olan hiçbir şey de yoktur. Ne rakam doğru ne rakama yüklenen anlam doğru ne de bu rakam üzerinden yürütülen kampanya doğru. Baştan sona yanlış. Baştan sona cehalet” dedi.

CHP’nin Türkiye’de çok derin ve keskin bir ekonomik kriz yaşaması ve ardından da siyasi değişime maruz kalması için fiilen beşinci kol faaliyeti yürütmeye başladığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öyle ki uluslararası sermayeye ‘Türkiye’ye yatırım yapmayın.’ çağrısında bulunacak kadar muvazeneyi yitirmişlerdir. Her sosyal ve siyasi çalkantıda ‘Ekonomiyi durdurun.’ çağrıları yapan bu yıkım ekibini milletimiz çok iyi biliyor, çok iyi tanıyor. CHP’nin etrafında kümelenen bu ekip son günlerde yine, yurt dışındaki ve yurt içindeki yatırımcıları ürkütmek, milletimizin moralini bozmak, girişimcilerimizi tereddüde sürüklemek için dört bir koldan çalışıyor. Diğer konularda dikiş tutturamayınca, şimdi cehli mikap olarak yanlış ve yalan olduğunu en iyi kendilerinin bildiği ‘128 milyar dolar nerede?’ yalanına sarıldılar” değerlendirmesinde bulundu.

“2020 YILI DÜNYAYLA BİRLİKTE ÜLKEMİZDE DE GERÇEKTEN SIKINTILI GEÇMİŞTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP’nin 128 milyar dolar yalanı” başlıklı CHP’nin, yalan stratejisini ve bu meseledeki gerçekleri içeren videoyu izlettirerek, “Siyasi çıkarları için devletin en hayati kurumlarını milletimiz nezdinde itibarsızlaştırmaya çalışan ve en aşağılık yalanları yüzleri kızarmadan söyleyen kötü niyetli müfterilere inat, bu ülke büyümeye, üretmeye ve gelişmeye devam edecek” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlığı döneminde, görevi devraldığında Merkez Bankasının döviz rezervinin 27,5 milyar dolar olduğuna, görevden ayrıldığında ise bu rakamın 135 milyar dolara çıktığına dikkati çekerek, “Meselenin önüne arkasına bakmadan bu kampanyanın peşine düşenlerin bir kısmını üzülerek, bir kısmını gülerek seyrediyoruz. Hele hele sağa sola pankart asarak, sosyal medya trollerinin peşine takılarak, koca koca unvanlarından utanmadan bu yalan kampanyasına figüranlık yapanları görünce, içimizde bir acıma duygusu uyanmıyor da değil” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, meseleye doğrudan girmemek için sabrettiğini, konuyu önemsemediğini ancak sessizliklerinin birileri tarafından korku sanılması karşısında iddialara cevap vermenin vacip olduğunu vurguladı.

“Aslına bakarsanız ortada 128 milyar dolar diye bir rakam, gerçekle ilişkisi olan bir rakam yok” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankası işlemleriyle ilgili analizin hangi tarihten başlatıldığına ve hangi tarihte sona erdirildiğine bağlı olarak pek çok farklı rakamla karşılaşılabileceğini belirtti.

Bu soruyu soranların amacı Merkez Bankası rezervlerindeki değişimi öğrenmekse bunun için CHP’nin içinde bilanço okumayı bilenlerin, Merkez Bankası, BDDK ve Strateji Bütçe Başkanlığının herkese açık olan internet sitelerindeki verilere bakabileceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karşımızda, yalan ve iftira üzerinden yürüttükleri kirli kampanyaya, ülkenin ve milletin geleceğini ilgilendiren en hayati meseleleri bile meze etmekten çekinmeyen, gözü dönmüş, kalbi kararmış bir güruh var. Mezeyle araları iyidir. Peki, buna rağmen biz bu açıklamalara niçin ihtiyaç duyuyoruz? Ola ki bu sefil kampanya karşısında tereddüde düşen, yüreği yaralanan, kafası bulanan vatandaşlarımız varsa, işte onların kafalarındaki soruları birinci elden gidermek istiyoruz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Merkez Bankası 2019 ve 2020 yıllarında, küresel ekonomide yaşanan gelişmeler ve özellikle salgının yol açtığı zorlu süreci yönetmek için çok ciddi döviz işlemleri yürütmek mecburiyetinde kalmıştır. Bilhassa 2020 yılı dünyayla birlikte ülkemizde de gerçekten sıkıntılı geçmiştir. Çeşitli ülkelerin salgınla mücadele için aldıkları mali tedbirlerin toplamı 16 trilyon doları, merkez bankalarının bilanço genişlemeleri de 10 trilyon doları bulmuştur. Bu çalkantılı ekonomik iklim, elbette ülkemizi de olumsuz etkilemiştir. Cari açığımız negatif yönde artarken turizm gelirlerimiz düşmüştür. Yabancı sermaye çıkışı ve reel sektörün döviz cinsinden borcunu azaltma gayretleri döviz talebini artırmıştır. Böyle dönemlerde vatandaşlarımızın tasarruflarını döviz ve yine dövizle alınan altına yönlendirmeleri de ilave bir talep ortaya çıkarmıştır. Bu çerçevede son iki yılda, Merkez Bankası kaynaklarından 30 milyar dolar cari açığın finansmanı için kullanılmıştır. Yabancı sermaye çıkışı için kullanılan rakam 31 milyar doları bulmuştur. Reel sektörün döviz cinsinden borcunu azaltmak için talep ettiği kaynak da 50 milyar dolara ulaşmıştır. Vatandaşlarımız da 54 milyar dolar karşılığı döviz ve altın alarak tasarruf tercihlerinde değişikliğe gitmiştir. Gördüğünüz gibi, sadece dört kalemde 165 milyar dolarlık bir rakam ortaya çıktı.”

“TÜRKİYE, GEÇTİĞİMİZ YIL İSTİHDAMINI BÜYÜK ÖLÇÜDE KORUDU, ÜRETİMİNİ ARTIRARAK SÜRDÜRDÜ”

En basit ifadesiyle Merkez Bankası rezervlerinin, çeşitli yöntemlerle piyasadan sağlanan emanet paralar ile altın varlığının ve şayet varsa cari fazlanın toplamından oluştuğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, rezervin amacının, ithalatçısından yatırımcısına, reel sektöründen vatandaşına kadar dövize ihtiyaç duyulan işlemlerde ortaya çıkan talebi karşılamak olduğunu anımsattı.

Merkez Bankasının bu işlemleri bir süredir, ihale yoluyla değil, Asya piyasalarından Türkiye’ye yönelik gece yarısı operasyonlarının önüne geçmek için 24 saat esasına göre çalışan piyasa yapıcısı bankalar eliyle yürüttüğünün altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Piyasa, döviz talebini kendi içinde karşılayabiliyorsa Merkez Bankasına ihtiyaç kalmaz. Nitekim geçtiğimiz haftalarda, yaklaşık 15 milyar dolarlık böyle bir işlem, Merkez Bankasına ihtiyaç kalmadan, piyasanın kendi dinamikleri içinde gerçekleşmiştir” bilgisini verdi.

Türkiye’nin son iki yılda, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir döviz talebiyle yüz yüze kaldığına ve talebin hepsinin de karşılandığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu bir başarıdır. Hem de Türkiye’nin sadece siyasette ve diplomaside değil, aynı zamanda ekonomide de öyle kolay yıkılamayacağını gösteren tarihi bir başarıdır” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaygarası yapılan 128 milyar dolar ne buhar olmuştur ne de haksız ve hukuksuz yere herhangi birilerinin cebine girmiştir. Bu para ve çok daha fazlası, ekonominin aktörleri ve vatandaşımız arasında dolaşıma girmiş, yani yer değiştirmiş ama sonuçta çoğu yine ülkemizin değeri olarak yurt içinde kalmıştır. Günün sonunda ise ekonomik işleyişin tabii sonucu olarak bu paranın çok önemli bir kısmı yeniden Merkez Bankası rezervine geri dönmüştür. Üstelik Merkez Bankası bu işlemleri yaparken zarar bir yana, son iki yılda 98 milyar lira kar etmiş ve bunu da Hazineye aktarmıştır” açıklamasında bulundu.

Hâlihazırda Merkez Bankasının 90 milyar dolara yakın rezervi bulunduğuna da işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu rezervin ihtiyaç anında kullanılabileceğini, bunların ekonominin kendi dinamikleri içinde yürüyen işler olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kritik bir dönemde sergiledikleri güçlü duruşla hem içeride hem dışarıda sıkıntıya düşmeden büyük bir dalgayı göğüslediklerini, etkisiz hâle getirdiklerini vurgulayarak şöyle devam etti: “Toplamda 60 milyar liranın üzerinde bir kaynağı ‘sosyal koruma kalkanı’ başlığı altında her kesimden insanımıza hibe şeklinde dağıtarak vatan toprakları içinde hiç kimseyi sahipsiz bırakmadık. Ayrıca 311 milyar liralık bir kaynağı da üretimi ve istihdamı desteklemek için harekete geçirerek reel sektörün bu zorlu dönemde ayakta kalmasını, işini yürütmesini sağladık. Bu sayede, gelişmiş ülkeler dâhil dünyadaki diğer devletler çok ciddi ekonomik daralmalarla başa çıkmaya çalışırken, Türkiye, geçtiğimiz yıl yüzde 1,8 büyümeyi başardı, istihdamını büyük ölçüde korudu, üretimini artırarak sürdürdü. Hatta, döviz talebinin önemli bir kısmı da kapasitesini artıran fabrikalarımızın makine, ham madde ve ara mamul ithalatından kaynaklanmıştır. Nitekim bu yılki büyüme hedefimiz yüzde 5’in üzeridir.”

“TÜRKİYE’YE HAYRI DOKUNMAYANLARDAN TEK BEKLENTİMİZ ŞERLERİNİ ÜLKEDEN UZAK TUTMALARIDIR”

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Birliği’nin, Türkiye’nin salgın döneminde ekonomik durgunluğu önlemek için yaptığı harcamaların olumlu etkilerinden övgüyle bahsettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer biz döviz üzerinde yoğunlaşan talebi tereddütsüz karşılamamış olsaydık, yani kontrolü ele almasaydık işin ucunun nereye kadar varabileceğini 1994 ve 2001 krizlerine bakarak az çok görebiliyoruz. Şu anda 128 milyar dolar nerede yaygarası kopartanların tüm amaçları zaten ülkenin böyle bir duruma düşmesidir” diye konuştu.

Yalan ve iftiraları çürütmeye devam edeceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Önce 128 milyar dolar nerede diyerek sanki bu para yok olmuş, çalınmış çırpılmış gibi bir hava estirmeye çalışıyorlardı, sonra böyle bir şeyin asla olamayacağı gerçeği bizzat kendi arkadaşları tarafından bile dile getirilmeye başlanınca, işi bu defa 128 milyar dolar kime satıldı? Ya dolar… Önce buhar oldu dediniz, sonra kime satıldı diyorsunuz yaygarasına çevirdiler. Bunların ceddi de rahmetli Menderes’in 12 uçak dolası para ve altınla kaçma çalıştığı iftirasıyla darbeyi meşrulaştırmanın hatırlayın gayreti içindeydiler. Kimdi onlar? CHP’nin ceddi. Çünkü bunları üzerimize salan akıl, yalanı ne kadar büyük söyler ve ne kadar ısrarla devam ettirirseniz inandırması o kadar kolay olur diye kendilerine telkinde bulunuyor. Ama gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. İşte biraz önce dört ana kalemde açıkladım, Merkez Bankası kaynaklarından finanse edilen cari açığımız izaha ve belgeye ihtiyaç duymayacak kadar açık bir gerçek olarak zaten ortadadır. Türkiye’den bu dönemde hangi yabancı sermaye sahiplerinin ne kadarlık bir meblağla çıktığı da bellidir. Bizim söylememiz olmaz, ama onlar kendileri bunu açıklayabilir. Reel sektörden hepsi de ülkemizin ilk 500’ü, ilk bini içinde yer alan şirketlerden hangilerinin döviz borcu pozisyonlarını kapattıkları da bellidir. Bunları da bizim söylememiz olmaz, ama o şirketler kendileri açıklayabilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm hakikatler ortadayken Türkiye’nin itibarını düşürmek, kredibilitesine zarar vermek, yatırımcıların güvenini sarsmak için yürütülen 128 milyar dolar nerede kampanyasını siyasi muhalefet saikiyle açıklamanın da mümkün olmadığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ortada bu ülkeye ve millete yönelik aleni bir ihanet, aleni bir saldırı, aleni bir hançerleme vardır. Bu izahlarımıza rağmen hâlâ aynı teraneleri tekrar eden hiç kimseyi masum kabul etmeyeceğiz. Türkiye’ye hayrı dokunmayanlardan tek beklentimiz şerlerini ülkeden uzak tutmalarıdır. Küresel sistemin siyasi ve ekonomik olarak yeniden yapılanma sancıları yaşadığı bu süreç ya hayır konuş ya sus dönemidir. Bir başka ifadeyle bunlara gölge etmeyin başka ihsan istemez diyoruz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski TBMM Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Yıldırım Akbulut’un hayatını kaybettiğini anımsatarak Erzincan Havalimanına merhum Yıldırım Akbulut’un adını verdiklerini, bundan böyle bu havalimanının Erzincan Yıldırım Akbulut Havalimanı olarak anılacağını açıkladı.

kaynak:https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/127637/-turkiye-makroekonomik-dengeleri-saglam-oldugu-icin-son-sekiz-yildir-yasadigi-tum-gizli-acik-saldirilara-ragmen-istikrarini-korumayi-basarmistir-

REKLAM ALANI